Bir turnuvaya daha veda ettik. Oyunu kenardan “izleyen” kiymetli teknik direktörümüz Montella ve “Benim Türk Milli takımına ihtiyacım yok, Türk Milli Takımının bana ihtiyacı var” diyen futbol dehası Hamit Altıntop’a yazar bu maç.
Ellerinde bayraklarıyla tribüne giden onbinlerce Türk’e yazmaz,
Evlerinde, meydanlarda maçı izleyen taraftara yazmaz,
Sahadaki oyuncuya hiç yazmaz.
Size yazar senor Montella.
Size yazar sayın Altıntop
Size yazar sayın Büyükekşi.
İlk yarıda A Milli Takımımız ne kadar birbirini tamamlayan
Ne kadar disiplinli
Ne kadar ne yaptığını bilen bir “turnuva takımı” gibi oynadıysa,
İkinci yarıdan itibaren,o kadar geriye yaslanarak,
Rakibinin yaptığı hamlelere o kadar reaksiyon gösteremeyerek sahada idi.
İlk 45 dakikada Arda’nın muazzam ortasından Samet ile bulduk golü. Ne güzel.
İkinci yarıda Hollanda’nın üzerine geleceği belli. Hamle yapacağı belli. Yaptı da.
Özellikle orta sahamız yorulmaya ve oyundan düşmeye başladıktan sonra golü yiyene kadar beklemenin hatta ikinciyi yiyene kadar beklemenin manasını bilen varsa, bize de anlatsın, öğrenelim.
Skoru 90 dakika boyunca böyle götürebileceğini zanneden, YA FUTBOLU BİLMİYORDUR Ya GÖZÜ GÖRMÜYORDUR.
Kusura bakmayın, 2-1 geriye düştükten sonra, “beni oyundan al” diye bas bas bağıran Kenan’ı oyundan almanın kime ne faydası oldu?
İleride top tutması için Cenk Tosun’u Hollanda öne geçince oyuna aldın da ne oldu?
Bir şey olmadı.
Geriye düştükten sonra ne kadar çabaladıysak da olmadı. Maçın son 5 dakikasında net pozisyonlar bulmamıza rağmen OLMADI.
Herşeye rağmen,
Herkese rağmen,
Sahada terinin son damlasına kadar mücadele eden turnuvanın en genç takımına,BİZİM ÇOCUKLARA sonsuz teşekkürler.
Avrupa’nın en iyi 8 takımından biri oldunuz.
Bu kadar az birlikte oynayan bir milli takımın, bu kadar genç bir milli takımın çeyrek finale kadar gelmesi büyük bir başarıydı.
Çok kıymetli bir Milli Takıma sahibiz.
Bizim çocuklar eve dönüyor. Biz onlarla gurur duyuyoruz
Çocuklar dönerken, Montella’ya bir Berlin-Milano bileti alın.
Çok bile kaldı….